May 12, 2023 - Uncategorized    No Comments

Bir Zamanlar Taksici Reşat Vardı.

Sebahattin Karaca-

Bir Zamanlar Taksici Reşat Vardı.

Limni’den vira yapan yorgun Kırzâde Vapuru, Foça Büyükdeniz’deki Hükümet Konağı’nın önüne demirlediğinde, vapuru tıka basa dolduran ve doğduğu topraklardan kopan mübadillerin endişeli bakışları, yerini sevinç gözyaşlarına bırakmıştı. Ana vatana kavuşmuş olmak, ortalığı bir anda bayram yerine çevirmişti. Yolcuların arasında bulunan Küçük Reşat henüz bir buçuk yaşındaydı. Neler olup bittiğinden hiç haberi yoktu. Vapurda, Limni’de balıkçılık yapan babası İbrahim, annesi Münire ve adada güreşçi olan dayısı Halil vardı. Babası ve dayısı üç- beş parça eşyayı kucaklayıp vapurdan indirirken, annesi Reşat’ı kucağına almış ve sallanan vapurdan düşmesin diye sımsıkı sarılmıştı. Aynı gün eski adı Talatpaşa, şimdiki adıyla İsmetpaşa mahallesinin 170. Sokağında bir taş eve yerleştirildiler. Evin yanı sıra devlet, birkaç parçadan oluşan tarla, bağ ve zeytinlik de verdi ama o Limni’yi unutamıyor, Foça’ya da alışamıyordu. Yeni memleket, yeni komşular, yeni hayat ve bir de “Ben güreşçi olacağım” diye Edirne’ye giden, ardından da kendisinden bir daha hiç haber alamadığı kayınbiraderi Halil’in tasası içinde fırtınalar yaratıyor, bu durum ise onu hızla bunalıma ve tembelliğe itiyordu. Bu arada Refik ile Tahsin adlarında iki oğlu daha olan ve balıkçılıktan başka bir şey bilmeyen baba İbrahim, o dönemde beş para etmeyen arazilerinin çoğunu, yok pahasına sattı. “Hazıra dağ dayanmaz” atasözü bir kere daha tecelli ediyor ve bu durum bir mübadil aileyi darlığı sürüklüyordu.Devamını oku...

Bir fikrin mi var? Hemen yorum yapabilirsin!