

Fransız Tatil Köyü’nün Yapılış Hikayesi
Sebahattin Karaca – 1960’lı yıllarda, İzmir civarında herhangi bir kasabaya tatil köyü yapılmasına karar verildiğinde Emek İnşaat ve Maliye Bakanlığı’ndan gelen memurlardan oluşmuş bir heyet nerede yapılması gerektiğini belirleyecekler. Yani Kuşadası mı, Çeşme mi, Foça mı?
İzmir’de maliye binasında yapılan toplantı sırasında, o zamanlar Emekli Sandığı’nda muhtesebat müdürlüğünde, yüksek bir makamda çalışan Münir K.’nın babası olan Akif Bey, heyetin başındaki Zeki Bey’e:
-Zeki Bey! Der. “Madem karar vereceksiniz bir tatil köyü yapmaya, ben size bir de Foça’yı görmenizi tavsiye ederim.”
Devamını oku...O da kendisine:
-Evet, programımızda zaten Foça da var, der.
-Ben de buna çok sevindim, der devam eder Akif Bey:
-O halde lütfen Foça’ya vardığınızda, Değirmenlikler’den (Eski Foça yolundan Foça’ya giriş noktası) Foça’yı bir seyredin. Sonra Foça’yı bir gezin, dolaşın. Eminim ki çok beğeneceksiniz.
Düşünün bir kere! O zaman Foça’da sadece 2 katlı taş evler var.
Zeki Bey:
– Ben zaten düşünüyordum; ama sen madem tavsiye ediyorsun, Foça’nın üzerinde daha ağırlıklı duracağım.” der.
Daha sonra Zeki Beyin kahveyi çok sevdiğini öğrenirler. Öyle ki arabasında kahve, cezve, kanela taşırmış. Foça’ya geldiğinde gerçekten Değirmenlik tepesinde durmuş ve dediği gibi yapmış: Kahvesini içerek Foça’yı seyretmiş.
Belediye Başkanı Selçuk Dirim hasta olduğu için heyeti, başkan vekili Osman Mert, Foça eşrafından Aycan Dirim ve Reha Midilli karşılamış ve onlara Foça’yı gezdirmişler. Heyeti köy yapılabilecek arazilere götürmüşler. Heyet, tatil köyünün yapıldığı alanı beğenmiş. Bunun üzerine Reha Bey öne çıkarak “Bu bölgede benim de arazilerim var, köy için feda eder, bedelsiz olarak vermeyi taahhüt ederim.” demiş. Başkan vekili Osman Mert ise “Biz de belediyeye ait mülkleri bilabedel emekli sandığına tatil köyü yapma amaçlı bağışlarız.” diyerek söz vermiş.
O arada belediyeye, heyetin Foça’da yemek yiyeceği haberi gelir; ama o yıllarda sadece Büyük Deniz çarşısı var ve çarşıda iki tane lokanta var. Aşçı Muhittin’in ve aşçı Mustafa’nın lokantaları bunlar. Ancak onlar da heyeti ağırlayacak durumda değil. Bu nedenle bu heyet buralara getirilmez diye düşünmüş herkes. Bunun üzerine Nadire Sanlı Hanımın çeyizinin açılmasına, çatal – bıçak vesairenin oradan alınmasına; yine Nadire Hanımın evinde yemekler yapılmasına karar verilmiş. Nadire Hanımın evinde pişen yemekler, servis tabakları, çatal, bıçak, kaşıklarla birlikte şimdiki taksi durağının olduğu yerde bulunan ve belediye hizmetlerinin verildiği, 1800’lü yıllarda yapılmış iki katlı eski taş binanın altındaki şehir kulübüne getirilmiş. (Bu taş bina da diğerleri gibi 1980’li yılların ortalarında belediyece yıktırılmıştır.)
Misafirler burada ağırlanıp memnun edildikten sonra uğurlanmışlar. Daha sonra tatil köyünün Foça’da yapılması kararının alındığı öğrenilmiş. Arkasından Belediye Başkanı Selçuk Dirim ve daha sonra belediye başkanı olan Hasan Onay zamanında birçok kez mülk sahiplerini, mülkiyet sorunlarını halletmek için Ankara’ya uçakla davet etmişler ve Ankara Palas’ta ağırlamışlar. Bu arada şimdiki tatil köyünün olduğu alan beğenilmiş. Bu alanın içerisinde belediyeye ait arsalar da var; heyet sadece bu arsayı değil, arsaların karşısında yine mülkiyeti belediyeye ait olan adayı da istemiş.
– Bu adayı bize vermezseniz günün birinde rakip bir şirket gelir adayı alır. Biz bu alanda işletmecilik yaparken beklenmedik sıkıntılar yaşayabiliriz, demişler.
Bunun üzerine Belediye Başkanı Raşit Dirim’e vekalet eden Başkan Yardımcısı Osman Mert’in şakayla karışık:
– Veririz; ama karşılığında 50 bin lira alırız, demesi üzerine heyet başkanı Zeki Bey, Belediye Başkan Vekili Osman Mert’e:
-Tamam başkan, tamam veririz; ama karşılığında adanın ve bu bölgedeki belediyeye ait olan tüm parsellerin tapularını alırız, der. (Sözü edilen ada 2200 metre karelik bir yer.)
-Biz size 50 bin TL verelim; ama parsellerin tamamını bu paranın içerisine dahil edelim.” demiş.
Karşılıklı görüşmeler doğrultusunda 50 bin TL karşılığında ada ve tatil köyü içerisinde kalan mülkler emekli sandığı mülkiyetine geçmiş.
Belediye, parselleri emekli sandığına devrettikten sonra, dünyanın ilk tatil köylerinin kurucuları olan Gilbert Trigano ve Gerard Blitz ile temasa geçilmiş, onların önerileri doğrultusunda, Emekli Sandığı’nın kaynakları ile Foça’da Tatil Köyü yapılması fikri, Turizm Bakanlığının da uygun görmesi ve kabul etmesi ile karar altına alındı.
Emekli Sandığı Emek İnşaattan, Tali Bey isminde bir mimar gelmiş. Tali Bey ve arkadaşları, Fransız Tatil Köyü (Club Med) mühendisleri ile birlikte alanda çalışmaya başlamışlar. Hemen hemen tüm planlama Tali Bey (Proje müdürü) yönetiminde gerçekleşmiş ve tatil köyü, büyük merhalelerden sonra inşa edilmiş.
Sonuç itibarı ile 1967 yılında Emekli sandığı tarafından inşaatı tamamlanan Tatil Köyü, beklenildiği gibi, başından beri projenin içinde olan, Club Med’e işletilmek üzere, 35 yıllığına kiraya verilmiştir.
Tatil Köyü diğerlerine hep örnek oldu.
Foça Club Med, kendinden sonra Türkiye’de yapılması planlanan diğer tatil köylerine 35 yıl boyunca kurulum, teknik ve işletmecilik konularında örnek teşkil etti.
Club Med, Foça’ya önceleri ağırlıklı olarak Fransızlar’ı getirdi. Bu sayede çok ciddi bir kültür alış verişi başladı. İlerleyen yıllarda dünya turizm rekabeti içerisinde Club Med, başka ülkelere de açıldı. Bu sayede Foça’ya orta Avrupa’nın pek çok ülkesinden turist geldi.
Tatil köyü Foçalı gençlere iş ve aş imkanı verdi.
Foçalı gençler herhangi bir turizm okuluna gitmeden, Club Med’in kurucularından Gilbert Trigano’nun “Club Med’de Nezaket başlı başına bir meslektir. Bu, işten daha fazlasıdır, bir hayat tarzı ve tercihtir.’’ sözleri ışığında davranış ve mesleki hususlarda kendilerini yetiştirdiler. Dünyanın her yerinde ve her türlü turistik işletmede çalışabilecek kıvama geldiler, kalifiye eleman veya yönetici oldular.
Club Med, işletme sırasında Foçalı gençlere okul gibi eğitim vermiş, dil öğrenmelerini sağlamış, vizyonlarının gelişimine katkıda bulunmuştur.
Foçalının hakkı
Türkiye’de turizm yokken, tatil köyü sayesinde Foça’da vardı dedirtti. Tatil köyü yapılırken, emeği ve hakkı geçen, teşvik olsun diye arsasını, tarlasını çok ucuza veren veya bağışlayan herkese, Foça halkı minnettardır ve minnettar olmalıdır. Ben bir turizmci olarak, ömür boyu minnettar olacağım. Çünkü cumhuriyet döneminde, tatil köyü, Foça’ya en çok katma değer sağlayan kuruluşların başında gelir.
Acı son
Bu gün atıl ve berbat durumda olan tatil köyü, yürek yakmaktadır. Yatırım sırasında, onca emeği geçen ve onca özveride bulunan Foçalıların kemikleri sızlamaktadır.
Şimdi, bu atıl tesis üzerinde, devletten daha çok Foçalının hakkı vardır. Bu bağlamda her ne olacaksa olsun, yeter ki Foçalıların rızası olmadan olmasın.
Her kim ki, tatil köyünün bu duruma düşmesi için bir fiske taşı koyduysa, büyük ayıp etmiştir.
Bu ayıbın hesabını suçlulardan tarih bir gün soracaktır. Bundan eminim.